Hiç Sordunuz mu?

Bazı sorular vardır, cevabı zaten içindedir. Ama biz o soruları hiç sormayız. Sormadığımız için de bazı değerleri geç fark ederiz. Bugün, tam da o sormadığımız soruların zamanı…

Hiç sordunuz mu, neden bir tane bile ev, bir tane bile saray yapmadı da, 48 tane fabrika kurdu diye?
Sormadık. Çünkü biz onun devrimciliğini sadece kitaplardan öğrenmeye çalıştık; oysa devrimcilik, bir ömür boyu milleti için üretmektir. O, milletine refah bıraktı, kendine değil.

Hiç sordunuz mu, neden kendisine teklif edilen makam ve mevkileri kabul etmedi de, bütün rütbelerini söküp Samsun’a çıktı diye?
Sormadık. Çünkü biz onun cumhuriyetçiliğini sadece nutuklarda aradık; oysa cumhuriyetçilik, yetkisini halktan almaya cesaret etmektir. O, “milletin efendisi milletin kendisidir” diyerek her şeye sıfırdan başladı.

Hiç sordunuz mu, neden paşalar gibi saraylarda oturmak yerine cephe cephe dolaştı, ömrünü savaş meydanlarında tüketti diye?
Sormadık. Çünkü biz onun milliyetçiliğini sadece sözlerde aradık; oysa milliyetçilik, milletin önünde yürümek, gerektiğinde onunla birlikte toprağa düşmektir.

Hiç sordunuz mu, neden Beyoğlu değil, neden Konak değil de, Selanik diye diye yandı, ağladı?
Sormadık. Çünkü biz onun vatanseverliğini sadece coğrafyada aradık; oysa vatan, bir insanın çocukluğudur, hatırasıdır, köküdür.

Ve hiç sordunuz mu, bir ömrün vatan ve özgürlük uğruna nasıl seve seve feda edildiğini?
Sormadık… Çünkü bazen, çok bildiğimizi sandığımız şeyleri aslında hiç anlamamışızdır.

Bugün, o soruları sormanın tam zamanı.
Çünkü bir millet, kurucusunu anlamadan kendini anlayamaz.
O yüzden bir kez daha soralım:
Neden saray değil de fabrika?
Neden makam değil de mücadele?
Neden rahat değil de direniş?

Cevap belli aslında.
Çünkü o, bir ömrü kendisi için değil; bizim için yaşadı.

Diğer Haberler