HABER MERKEZİ – Türkiye’nin farklı illerindeki kamu hastanelerinden son aylarda art arda gelen şikâyetler, sağlık sistemindeki liyakat tartışmasını yeniden ülke gündemine taşıdı. 2011’de yürürlüğe giren 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname sonrasında genişleyen yönetici yetkilerinin, bazı kurumlarda “VIP hemşirelik” olarak adlandırılan fiili bir ayrıcalıklı hizmet düzenine dönüştüğü öne sürülüyor.
Hemşire açığının kritik seviyelere ulaştığı bir dönemde, siyasi nüfuz sahibi kişiler ve yakınları için özel hemşire talep edildiği, bu kişilere rehberlik edilip tetkik ve tedavi süreçlerinin hızlandırıldığı iddia ediliyor.
“Biz Hastaya Yetişemiyoruz, Onlar VIP Hasta Peşinde”
Ülkenin dört bir yanındaki hemşirelerden gelen bildirimlerde ortak bir tablo var: Yoğun iş yüküne rağmen, bazı personelin yalnızca “özel hastalara” hizmet vermesi isteniyor.

Bir hemşire yaşadığı durumu şöyle anlatıyor:
“Poliklinikte 60 hastaya bakıyoruz ama bir yönetici ya da siyasetçi yakını geldiyse bir hemşire tamamen ona ayrılıyor. Adı konulmamış VIP hemşirelik bu.”
Başka bir çalışan ise görevlendirmelerin çoğu zaman “sözlü talimatla” yapıldığını söylüyor:
“Hastane yönetimleri açıkça yazmıyor ama fiilen VIP uygulama var. Liyakat de eşitlik de kalmadı.”
663 KHK Sonrası Esneklik: Avantaj mı, Açık Kapı mı?
Sağlık Bakanlığı’nın teşkilat yapısını yeniden düzenleyen 663 sayılı KHK, yöneticilere geniş takdir yetkisi tanıdı. Ama uzmanlara göre bu esneklik, uygulamada şeffaflık sorununa ve kayırma iddialarına zemin hazırladı.
Mevzuat araştırmacıları, sözleşmeli yönetici modelinin bazı kurumlarda “nüfuzdan etkilenmeye açık yapılar” yarattığı görüşünde. Atama, geçici görevlendirme ve departman içi personel kaydırmalarının ise çoğu kez nesnel kriterlere dayanmadığı ileri sürülüyor.
Akademik Çalışmalar Alarm Veriyor: Kayırmacılık Güveni Yıkıyor
Son yıllarda hemşireler üzerine yapılan araştırmalar, sağlık sektöründe nepotizm algısının yüksek olduğunu gösteriyor. Çalışmalara göre kayırma algısı arttıkça:
- İş motivasyonu düşüyor,
- Kuruma duyulan güven azalıyor,
- Etik stres ve tükenmişlik yükseliyor,
- Hasta bakım kalitesi dolaylı olarak zarar görüyor.
Sağlık etik uzmanları, VIP hizmet uygulamalarının “eşitlik ilkesine doğrudan aykırı olduğunu” vurguluyor:
“Kamu hastanesi, herkes için eşit hizmet demektir. Bir kişinin yakınına özel hemşire tahsis edilmesi, kamu sağlığını zedeler.”
Hemşire Açığı Varken VIP Görevler: Çifte Yük
Pandemi sonrası artan iş yükü, göç eden sağlık personeli ve yetersiz atamalar nedeniyle birçok ilde hemşire açığı büyürken, VIP görevlendirmeler çalışanların direncini daha da düşürüyor.
Bir sendika temsilcisi durumu şöyle özetliyor:
“300 hemşire ile yürütülmesi gereken hastanede 180 kişi çalışıyor. Buna rağmen bir hemşireyi yalnızca bir hastayla ilgilensin diye görevlendirmek, kamu kaynağının kötü kullanımıdır.”
Personel eksikliğinin olduğu kliniklerde bir hemşirenin VIP hizmete ayrılması, diğer hastaların bekleme sürelerini artırıyor. Bu da hem hasta memnuniyetini hem de bakım kalitesini olumsuz etkiliyor.
Hukuki Çerçeve Var, Denetim Zayıf
Danıştay’ın torpil niteliği taşıyan bazı atama ve görevlendirme taleplerini reddeden kararları bulunsa da, sahadaki uygulamalarla mevzuat arasındaki fark büyüyor.
Uzmanlara göre denetim mekanizmalarının zayıflığı nedeniyle “yazılı olmayan ayrıcalıklar” kolayca uygulanabiliyor. Bu nedenle VIP hemşirelik gibi fiili pratiklerin önüne geçmek için:
- Şeffaf atama sistemi,
- Denetimi güçlü etik kurullar,
- Nesnel görev dağılımı kriterleri
gerekiyor.
Sonuç: Sağlıkta Eşitlik Tartışması Yeniden Alevlendi
Artan şikâyetler, akademik veriler ve sahadan gelen tanıklıklar bir araya geldiğinde ortaya çıkan tablo net: VIP hemşirelik, Türkiye’de sağlık sisteminin yeni tartışma başlığı hâline geldi.
Liyakat ilkesinin zayıflaması, sağlık çalışanlarının motivasyonunu ve hastaların eşit hizmet hakkını tehdit ediyor. Önümüzdeki dönemde bu iddiaların daha fazla gündeme gelmesi ve kamu denetimi talebinin artması bekleniyor.

