Memur maaşlarının Ocak 2026’daki zammı tartışma konusu olmaya devam ederken, memurların hayat pahalılığı karşısında yaşadığı sıkıntılar gün yüzüne çıkıyor. Kiranın ödenmesinde güçlük çeken, gıdaya erişimi giderek azalan memurlar, “Her gün aynı maaşla nasıl geçineceğim?” kaygısıyla yaşam mücadelesi veriyor.
Uzmanlar ve saha gözlemleri, bu sorunun önemli bir boyutunun etkin mücadele ortaya koyamayan kamu sendikalarından kaynaklandığını gösteriyor. Kamu sendikalarının büyük kısmı, sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve birkaç ay sonra yapılan sembolik basın açıklamalarıyla yetinmekle eleştiriliyor. Eylemler nadiren sistematik ve baskılayıcı nitelik taşıyor; talepler masada çoğu zaman ciddiye alınmıyor veya görmezden geliniyor.
Memurların ek zam talepleri ise giderek güçleniyor. Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, maaş zammının enflasyon karşısında yetersiz olduğunu belirterek %15 ek zam çağrısında bulundu. Türkiye Kamu-Sen ise uzun süredir “ek zam + refah payı” talebini yineliyor. Ancak bu talepler, saha örgütlülüğüne ve baskı yaratacak eylem planlarına dönüşmekte zorlanıyor.
Ekonomik veriler ve enflasyon artışı, memurların yaşamını her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Buna rağmen sendikaların temkinli bir bekleyiş içinde olması, taleplerin karşılanma olasılığını düşürüyor. Uzmanlar, memurlar için gerçek bir kazanım sağlanacaksa, sendikaların sadece gösteri ve açıklamalarla yetinmeyip, kararlı ve sistematik bir strateji geliştirmesi gerektiğini vurguluyor.
Memurlar, Ocak 2026’da ek zam alabilecek mi sorusunu sorarken, umut şimdilik sınırlı. Ancak güçlü ve örgütlü bir sendikal mücadele ile bu tablo değiştirilebilir. Aksi takdirde memurlar, bahar havası yaşasa da ekonomik “kış” gerçekte devam edecek.

