Ocak 2026’da milyonlarca memurun maaşları yeniden belirlenecek. Ancak tablo, resmi enflasyon tahminleriyle uyumlu görünse de yaşamın gerçek temposuna yetişmekten çok uzak. Toplu sözleşmeyle verilen %11’lik zam, yılın ikinci yarısındaki enflasyon farkıyla birlikte bazı senaryolarda %16–18 bandına çıkabilir. Ne var ki temel ihtiyaçlardaki artış düşünüldüğünde bu oran, memurlar için gerçek bir “refah artışı” sağlamıyor.

Kira, gıda, ulaşım ve enerji giderlerindeki sert yükseliş, maaş artışlarını daha cebe girmeden eritiyor. Öngörülen zamlarla birlikte en düşük memur maaşının 53–55 bin TLseviyelerine çıkabileceği hesaplanıyor; ancak bu rakam bile büyükşehirlerde ortalama yaşam maliyetinin altında kalıyor. Bu nedenle memurlar arasında 2026’nın “zor bir yıl” olacağı yönündeki kaygılar giderek artıyor.
Tartışmanın bir diğer boyutu ise sendikalar. Memuru temsil eden iki büyük konfederasyonun sessizliği, çalışanlarda ciddi bir temsil krizi algısı yaratmış durumda. Memurlar, toplu sözleşme masasında kendilerini savunacak güçlü bir irade görmek isterken, mevcut tutum “kabulleniş” olarak yorumlanıyor.
Meclis’in önünde önemli bir sorumluluk var: Bu zam oranını, yüksek enflasyon döneminin gerçekleriyle yeniden uyumlu hale getirmek. Refah payı, taban maaş güncellemesi veya ek sosyal destekler gibi düzenlemeler şart hâle geldi. Aksi takdirde, memur için Ocak 2026 yalnızca yeni bir takvim başlangıcı değil; ekonomik sıkıntının daha da derinleştiği bir dönemin kapısı olabilir.

