Türkiye’de yaklaşık 350 bin aktif hemşire, sağlık sisteminin en kritik yükünü taşırken karar alma süreçlerinde sistematik olarak dışlanmaktan şikâyet ediyor. Hekim, eczacı ve diş hekimlerinin anayasa ile güvence altına alınmış meslek odaları bulunurken; hemşirelik hâlâ dernek statüsüyle temsil ediliyor.
“Artık Sadece Dernek Değil, Birlik Olmalıyız”
Hemşireler, meslek örgütlenmesinin güçlendirilmesi için Hemşirelik Birliği kurulması çağrısında bulunuyor.
Hemşire Ömer Bozoğlu, “Biz sağlık sisteminin bel kemiğiyiz ama karar masasında yokuz. Artık bu meslek, yalnızca yardımcı personel gibi görülmekten kurtulmalı” diyerek tepkisini dile getirdi.
Bozoğlu’na göre birliğin kurulması, hemşirelere:
- Meslek politikalarında doğrudan temsil,
- Ücret, özlük ve çalışma haklarında yasal güvence,
- Şiddet ve mobbing karşısında kurumsal hukuk desteği,
- Klinik standartları belirlemede ulusal yetki,
- Mesleki saygınlığın yeniden inşası
imkânlarını sağlayacak.
OECD Verilerine Göre Türkiye Geri Sıralarda
OECD verilerine göre Türkiye’de bin kişiye 2,9 hemşire düşerken, bu oran OECD ortalamasında 9,2. Bu fark, Türk hemşirelerin yaklaşık üç kat fazla iş yükü taşıdığı anlamına geliyor.
Yoğun iş temposu, tükenmişlik sendromu, bakım kalitesinde düşüş ve personel devrinin artması gibi ciddi sorunları beraberinde getiriyor.
“Hemşirelik Bağımsız Bir Bilimdir”
Bozoğlu, hemşireliğin yalnızca hekim yardımcılığı olarak görülmemesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“Hemşirelik bağımsız bir bilimdir. Bu ülkenin sağlık sistemini ayakta tutan biziz. Artık görünmez değil, karar verici olmak istiyoruz.”
“Bu Masada Yokuz” Tepkisi Büyüyor
Hemşireler, sağlık politikalarının belirlenmesinde söz hakkı talep ediyor. “Bu masada yokuz ama bu sistemi biz taşıyoruz” diyen sağlık çalışanları, birliğin kurulmasıyla hem mesleğin saygınlığının hem de sağlık hizmetlerinin niteliğinin artacağı görüşünde birleşiyor.
