Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı istatistiklerine göre, Türkiye’de sağlık kuruluşlarına yapılan toplam başvuru sayısı 1 milyar 47 milyona ulaştı. Bu rakam, Türkiye tarihinin en yüksek seviyesi olarak kayıtlara geçti.
Bu durum, kişi başına ortalama 12,2 başvuru anlamına geliyor ve sağlık sisteminin sürdürülebilirliği açısından kritik bir alarm niteliği taşıyor.
Birinci Basamakta Aşırı Yoğunluk
Verilere göre, birinci basamak sağlık hizmetleri (aile hekimlikleri, toplum sağlığı merkezleri vb.) toplam başvuruların %43,3’ünü oluşturdu. Bu yoğunluk,
- Randevu sürelerinin uzamasına,
- Önleyici sağlık hizmetlerinin ikinci plana itilmesine,
- Hizmet kalitesinin düşmesine
neden oluyor.
OECD Ortalamasının İki Katı
OECD ülkelerinde kişi başına yıllık ortalama sağlık başvurusu 6 civarında seyrederken, Türkiye’de bu rakam iki katınaulaşmış durumda. Sağlık personeli sayısının görece düşük olması, mevcut iş yükünü daha da artırıyor.
Bu Yoğunluğun Nedenleri
Uzmanlara göre bu tablo, çok boyutlu nedenlerden kaynaklanıyor:
- Kronik hastalıkların artışı,
- Sağlık okuryazarlığının düşük olması,
- MHRS üzerinden randevu bulma zorlukları,
- Kolay erişim ve “popülist” sağlık politikaları,
- Birinci basamak hizmetlerin zayıf altyapısı.
Sonuç olarak; personelde tükenmişlik, acil servislerde aşırı kalabalık, randevularda gecikme ve hizmet verimliliğinde düşüş gibi sorunlar giderek artıyor.
Sağlık Bakanlığı’ndan Reform Sinyali
Sağlık Bakanı’nın açıklamalarına göre, bu tabloyu dengelemek amacıyla şu adımlar planlanıyor:
- Birinci basamağın güçlendirilmesi,
- Dijital ve tele-sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması,
- Sağlık okuryazarlığı eğitimlerinin artırılması,
- İnsan kaynağının genişletilmesi.
Uzmanlar Uyarıyor: Derin Reform Şart
Türkiye’nin kişi başına 12,2 başvuru oranına ulaşması, sağlık sisteminin mevcut yapısının sınırlarına dayandığını gösteriyor. Uzmanlar, bu durumun kısa vadeli çözümlerle değil, köklü bir sistem reformu ile aşılabileceğini vurguluyor.

